Türkçe adı: Kan Dökülecek
Yönetmen: Paul Thomas Anderson
Oyuncular: Daniel Day-Lewis, Martin Stringer, Kevin J. O'Connor, Paul Dano
IMDB puanı: 8.4
Zeynop puanı: 7.9
Bilindiği gibi Daniel Day-Lewis öyle her önüne gelen rolde oynamaz ama oynadı mı da tam oynar. There Will Be Blood filminde de aynen öyle yapmış. Film için bir Daniel Day-Lewis gövde gösterisi desek yalan söylemiş olmayız. (Oskar ödülünü veren teyzeler amcalar da böyle düşünmüş olsa gerek) Filmimiz 19.yüzyılın sonları ve 20.yüzyılın başlarında Amerika’nın güneyinde geçiyor ve film boyunca baskın olan tema o döneme damgasını vuran güç savaşı, bu güç savaşının en önemli belirleyicisi de petrol. Hatta filmin adına baktığımızda filmin kırmızı kan ile bezeli olduğu düşüncesine kapılmamıza rağmen filmi asıl elinde tutan da petrol dediğimiz bu kara sıvı.
Filmin ana karakteri Day-Lewis’ın canlandırdığı Plainview, Little Boston yöresinde iyi bir petrol kaynağı olduğu bilgisini alıyor ve yanına evlat edindiği oğlunu ve tüm aletlerini alıp yola çıkıyor. Little Boston gerçekten inanılmaz bir petrol kaynağına yataklık yapıyor, lakin işler istenildiği gibi yani “haydi petrolü çıkaralım ve hemen zengin olalım” şeklinde yürümüyor. Plainview zengin olmak uğruna bu yolda pek çok şeyden ödün vermek zorunda kalıyor. İnsanların hatta din kurumlarının dahi bu güç savaşı içerisinde yer alarak ne kadar kolay yozlaşabileceğini, bireylerin hayat boyu savundukları değerleri para ve maddi güç karşılığında en aşağılık biçimde ve kolayca nasıl hiçe sayabileceklerini görüyoruz film boyunca. Yönetmenlikdeki başarısı Magnolia (1999) ile tescillenmiş olan Paul Thomas Anderson, There Will Be Blood’da dönemin petrol bezeli Amerikasını resmetmekte büyük bir ustalık gösteriyor. Filmin sürprizi ise Little Miss Sunshine’da Nietzche hayranı suskun Dwayne olarak izlediğimiz Paul Dano. Kendisi rahip Eli Sunday olarak çok inandırıcı bir performans sergiliyor.
Film için şimdiye kadar yapılmış en iyi filmlerden birisi ne yazıkki diyemeyeceğim ama mesajını güzelce veren, bitmesi gerektiği yerde biten ve oyunculuklarıyla ve görüntüleriyle göz dolduran bir film olmuş There Will Be Blood.
Filmin ana karakteri Day-Lewis’ın canlandırdığı Plainview, Little Boston yöresinde iyi bir petrol kaynağı olduğu bilgisini alıyor ve yanına evlat edindiği oğlunu ve tüm aletlerini alıp yola çıkıyor. Little Boston gerçekten inanılmaz bir petrol kaynağına yataklık yapıyor, lakin işler istenildiği gibi yani “haydi petrolü çıkaralım ve hemen zengin olalım” şeklinde yürümüyor. Plainview zengin olmak uğruna bu yolda pek çok şeyden ödün vermek zorunda kalıyor. İnsanların hatta din kurumlarının dahi bu güç savaşı içerisinde yer alarak ne kadar kolay yozlaşabileceğini, bireylerin hayat boyu savundukları değerleri para ve maddi güç karşılığında en aşağılık biçimde ve kolayca nasıl hiçe sayabileceklerini görüyoruz film boyunca. Yönetmenlikdeki başarısı Magnolia (1999) ile tescillenmiş olan Paul Thomas Anderson, There Will Be Blood’da dönemin petrol bezeli Amerikasını resmetmekte büyük bir ustalık gösteriyor. Filmin sürprizi ise Little Miss Sunshine’da Nietzche hayranı suskun Dwayne olarak izlediğimiz Paul Dano. Kendisi rahip Eli Sunday olarak çok inandırıcı bir performans sergiliyor.
Film için şimdiye kadar yapılmış en iyi filmlerden birisi ne yazıkki diyemeyeceğim ama mesajını güzelce veren, bitmesi gerektiği yerde biten ve oyunculuklarıyla ve görüntüleriyle göz dolduran bir film olmuş There Will Be Blood.